Ben bir zamanlar şiirde yazarmışım

2 tane defterim var. Biri sarı kapaklı, üstünde bir kısım desenler var. Diğeri mavi renkte. Düz. İkisininde arka kapakları düz beyaz. İkisi de telli, düz çizgili. İkisininde içinde 1997’de itibaren yazdığım şiirler var. Şiir yazmaya orta okul edebiyat öğretmenimiz Muttalip Nuh “MUTTO” ÖZCAN’ın verdiği ödev ile başlamıştım aslında. En azından destekleyici, zorlayıcı olmuştu. Şimdi, geçtiğimiz hafta, aslında bir önceki girdiyi yazarken bulduğum bir şiirimi paylaşmak istiyorum. Şiiri defterde bulmadım, bilakis, orjinal yazdığım kopyayı buldum. Defterde bazı düzeltmeler var, ama bu versiyonu daha sade, öyle ki, adı bile yok...

Aşıp gelemedim bu yalnızlıkları sana
Dönüp yolumu çeviremedim, güzel yüzünü göremedim
Bir cesaret “sen gel!” diyemedim;
Gelip göremiyorum seni; içim hasret dolu bilmiyorsun!

Ellerimde sesini duyma imkanım var,
Fotoğrafların var, güzel yüzün ellerimde
Anılar var ellerimde, hayallerimde, hatıralarda
Ama sen yoksun yanımda, gittin uzaklara istemesemde
Tüm sıkıntılar bizi sınamak için sıralanmış gibi sanki...

Hasretin dolar taşar yüreğimden
Arasıra ararsın beni, hayata bağlanmam dudaklarından çıkan sesinle olur
Bana artık ne sesin yeter, ne resimler, ne de saçından tutamlar
Sana dokunamadıkça, doya doya öpemedikçe...
Zaten ne istedikte sahip olabildik ki...

Saatim geçen zamanı saymaz olmaz oldu artık,
Sana kalan zamana ayarlı hepsi...
Gözyaşlarım aka aka anladı sonunda; boşuna ağaçları büyüten bu çabalar
Kalbim umut etmeyi bıraktı bıraktı, inanır oldu artık;
O da dayanamaz böyle ayrılığa...
Terketsen bir kez daha yaşadığın yeri, dönsen bana;
Öpsen beni!
Tüm sıkıntılar bu iki dudak için değilmiş gibi sanki...

Artık senden başka ihtiyacım olmaz oldu
Ne yemek, ne uyku, ne su, ne dost, ne arkadaş...
İnadım çoştu, ben bu sevdayla bin yıl daha yaşarım,
Yeter ki yanımda sen olasın!
Düşünmekten vazgeçti, gerçeği kavradı aklım artık;
O da dayanamaz böyle ayrılığa...
Dönüp gelsen geri, öpsen beni yine,
Tüm sıkıntılar bu iki dudak için değilmiş gibi sanki...

09.04.2003 Çarşamba

Şimdi bakıyorumda, ne kadar zayıf. Ne kadar kuvvetli. Ne kadar sade. Söylemek istediğim şeyler ortada. Ne eksiği ne fazlası. Bana çok güzel geliyor, olmadığını bilsem bile. Sayfanın dibinde bir not var;

“Yazacak başka rahat kalemim yok”

Bunu yazmamın sebebi, şiiri hem fosforlu hemde alacalı yazan bir kalemle yazmış olmam. Hatta, aynı kalemi bulamamışım ki, şiirin adını aynı türden başka bir kalemle yazmışım... Ama yukarıda ki yazıyı 0.7 ile yazdığım çok belli ... 6 yıl geçmesine rağmen kendimi şaşırtabiliyorum...